Çok Sorduklarınız

Astrologlar bir gökyüzü olayını incelediklerinde yükselen burca göre “genel” yorum yaparlar. Buna göre o olay hangi eve düşerse o evin konularıyla ilgili aydınlatmaya çalışırlar. Bu sebeple yükselen burcuna göre takip etmelisin.

Klasik ve modern astrolojide bir doğum haritası elde edebilmemiz için doğum saatinin biliniyor olması gerekmektedir. Eğer 3 saate kadar saat aralığın varsa rektifikasyon adını verdiğimiz doğum saati bulma çalışması yapılabiliyor. Hiçbir fikrin yoksa, başka yöntemler kullanarak da yorum yapabiliriz ancak tam bir harita danışmanlığı kadar yeterli olmayacaktır.

Haritalarımız 12 alandan oluşmaktadır ve her alana bir burç düşer. O burçta herhangi bir gezegenin olmasa bile, o burcun alanına ait konularla ilgili gelişmeleri bekleyebilirsin.

Hayır öyle demek olmuyor. Bazı evlerde gezegen olmayabilir, bu durumda o evin girişine ait burcun yönettiği gezegene odaklanmak gerekir. Bulunduğu burç, aldığı açılar gibi.

Astrolojide elementler hayatımızın dengesidir ve genellikle bazı element/elementlerden yoksun haritalara sahip olabiliriz. Gölge burç, haritanın element & niteliklerine göre gezegenleri puanlayarak elde ettiğimiz burçtur. Örneğin bu burçta insanları hayatımıza çok çekebiliriz, eşimiz/annemiz/çocuğumuz gibi hayatımızdan çıkartması kolay olmayan insanlar olabilirler. Onları anlamayız ama bize bizi aynaladıklarını fark etmeliyiz. Yine burcun konularına odaklanarak, hayatımıza bu konuları alarak dengeyi sağlama ihtimalimiz olabilir. Örneğin haritanızda su grubunun öncüsü Yengeç eksikse, belki anne olmak ya da herhangi bir canlıya anaçlık etmek, ya da suya yakın olmak gibi eylemlerle denge yaratabiliriz.

Hiçbir gezegen elbette geri gitmez. Gezegenler Güneş etrafında saatin dönüş yönünün tersinde, yani batıdan doğuya doğru gider. Her gezegenin bir hızı vardır. Dünya ile diğer gezegenlerin Güneş etrafında dönme hızları değişebiliyor. Gezegenlerin Güneş etrafında gezerken elips bir yörünge çizmeleri ve Güneşe bu elipse daha yakın kısmından geçerken daha hızlı, uzak kısmından geçerken ise yavaş hareket etmesi görülür. Bu hız değişimi, biz dünyadan baktığımızda gezegeni geri gidiyormuş gibi algılamamıza sebep oluyor. Güneş, Ay ve Dünya Retro yapmaz. Herhangi bir gezegenin Retro yapması demek, kendi misyonunu ortaya net koyamayacak demektir. Enerjisi içe dönecektir ve bizden de içimize dönmemizi bekliyor demektir. Belki biraz daha konuların üstünden geçmeye, tekrar değerlendirmeye ihtiyacımız olabilir ve böyle zamanları, farkında bir şekilde fırsat olarak görmeyi de seçebiliriz. Bilinen en meşhur gezegen retrosu Merkür’dür, Astro Info bölümünde bunu detaylıca anlattım, okuyabilirsin.

Konuya zaten doğuştan aşinasın demektir ve olası potansiyelinin açığa çıkması mümkün olabilir. Gerileyen gezegen hangi burçta ve haritanda bu burç hangi alana denk geliyorsa o alanın konularına daha dikkatli odaklanabilirsin.

Çünkü biz batı astrolojisinde mevsimsel zodyak kullanırız. Vedik yıldızsal Zodyak kullanıyor ve takımyıldızları esas alıyor. Şebnem Ekşib “Vedik Astroloji” isimli kitabında şöyle açıklamış :

“Batı astrolojisi 0 derece Koç burcu ile baharı başlatırken, 0 derece Yengeç ile yaz, 0 derece Terazi ile sonbahar ve 0 derece Oğlak ile kış döngülerini başlatır ve burçların ve Zodyak geçişlerinin bu hesaba göre oturduğunu iddia eder. Vedik astroloji ise mevsimsel döngüler üzerinden çalışmaz. Hint sistemi takımyıldızı üzerinden hesaplamalarını yapar. Başka bir deyişle, batı astrolojisi Güneş’i astroloji sisteminin kalbine oturturken, Vedik astroloji takımyıldızları ve Ay’ı astroloji sisteminin ana arteri olarak görür. Dünya 23,5 derecelik bir eğimle dönmektedir. Dünyanın boylam ekseninin bu eğimden ötürü yalpalayarak dönmesi, ekinoksların yılda 43 ile 56 saniye arasında bir hızla hareket ederek daha erken oluşmasına neden olur. Bu küçük hareket yıllarca sürerek, yıldızsal zodyağa kıyasla mevsimsel zodyağın yaklaşık olarak 71 yılda 1 derece, 2130 yılda ise bir burç geriye doğru hareket etmesine neden olur. Böylece, yıldızsal Zodyak ile mevsimsel Zodyak arasında yaklaşık 24 derecelik bir fark meydana gelir.”

Bu fark sebebiyle, vedikte batı astrolojisi burcunuzdan bir burç geride gözükebilirsiniz. Aynı şekilde diğer gezegenler için de durum bu olabilir.

Evet var. Hepimizin “burcun ne” sorusuna verdiğimiz cevap aslında GÜNEŞ burcumuzdur. Astrolojide Güneş ve Ay’ı gezegen kabul ederiz. Güneş bizim kim olduğumuzdur. Yükselen burcumuz ise; sosyal bir maskedir. İçinde bulunduğumuz çevreyi, işimizi, ben ve dolayısıyla karşımdakini, davranışlarımızı, hayata bakış açımızı anlatır ve astrolojide en önemli referans noktalarından biridir. Ay ise en az Güneş ve Yükselen burcumuz kadar önemlidir ve ruhumuzu anlatır. Duygusal bakış açımız, geçmişimiz, dişil tarafımızdır. Annemizdir, hayatımızdaki kadınlardır.

Bu üç simge bizi kısaca özetler. Ancak sadece bunlar yoktur.

Güneş, Ay gibi diğer gezegenlerimiz olan Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn de (modern astrolojide sonradan keşfedilen Uranüs, Neptün, Pluton da) haritalarımızda bir burçta bulunurlar ve bu gezegenlerin de misyonları vardır. Yani hepimizin bir de Merkür burcu, Venüs burcu, Mars burcu, Jüpiter burcu ve Satürn burcu vardır.

Bir de bunların birbirleriyle kurdukları ilişkiler var ki; orası da zaten işin matematiği. Bu nedenle 12 çeşit insan yok ve bu nedenle haritalarımızdaki kombinasyonlar bizi bize özel kılmakta ve parmak izi gibi çalışmaktadır.

Değildir. Çünkü bilim kesin ölçülebilen ayrımlar ve sınırlar olmasını talep eder. Kat-i sonuçlar ister, bir yere dayanmak gayreti vardır. Oysa gezegenlerin haritalarımızdaki etkilerini anlayabilmek için bütüncül bakmamız gerekir. Bir gezegenin olumlu/olumsuz pek çok özelliği vardır. Herkes deneyimlerine vereceği tepkiyi gezegenin konularına göre farklı yansıtmayı seçebilir.

AY’ın bir burçtan diğerine geçerken, gökyüzündeki diğer gezegenlerle hiçbir ilişki kurmadığı zamanlar olur. Ay, bulunduğu burçtan çıkarken vedasını, bazen dakikalar bazense uzun saatler yaşar. Yukarıda AY BOŞLUK’tadır. Dolayısıyla bizler de aşağıda bundan nasibimizi alacağızdır. Ay artık o burcun etkilerini terk ediyordur ve bizi de bundan mahrum bırakacaktır. Diğer burca geçene kadar, bizde de bir bağlantısızlık hali olacaktır. Ayrıca Astro info bölümünde Ay ve boşluk olayı ile ilgili detaylı bilgi verdim, okuyabilirsin.

Hiçbir gezegenden korkmamalıyız. Ancak haritamızın önemli referans noktaları ile buluşan, karşıt gelen ya da kızıştıran, Satürn ve ötesi gezegenlerin (Satürn, Uranüs, Neptün, Pluton) bizde yaratabileceği etkilerin farkında olmak bazen hayat kurtarabilir. Steven Forrest “Değişen Gökyüzü” isimli kitabında Satürn ile ilgili demiş ki; “Satürn’ün her hareketi daima gerçekle yüz yüze gelmeyi temsil eder. Grant Lewi, onu “maaş çeki” olarak adlandırmıştır. Bunun anlamı, Satürn etkisi altındayken ne hak ediyorsak, iyi veya kötü, tam olarak onu alacağımızdır. Hayal kurarız, plan yaparız, hakkımızda rahatlatıcı yalanlar düşünürüz- ama Satürn doğum haritamızdaki hassas bir noktaya gelince, sağlam inşa edilmemiş psikolojik yapılar, oyun kağıtlarından yapılmış kuleler gibi yıkılırlar.” Satürn, zamanın tanrısıdır. Geçmişte kaldığını sandığımız bir bedelin ödenme vakti olabilir, zira karmaların efendisidir. Ancak yapılarımızı sağlamlaştırmak için de fırsatlar sunacaktır. Satürn sağlamlık sever. Hayatımızın sorumluluğunu alma vaktidir. Disiplin ve ciddiyet gerektirir. Ve mutlaka vereceğimiz emeklerin karşılığını alabilme potansiyelimizi aklımızda tutmalıyız. Bu motivasyonu olanı Satürn belki sallar ama sağlamlaştırır da.

Sormak istediğiniz soru yukarıda yok mu?

Aşağıdaki iletişim formunu doldurarak sorularınızı iletebilirsiniz.