9 Ocak 2018, Ba’sü ba’de’l mevt anı !
Bu neyin harala gürelesi ve ne kadar soğuk ve kuru ve gerçek her şey? Gün ışığına az biraz hasret miyiz ? Geceyle fazla mı içli dışlıyız ? Adil olmak zor mu ? Duygusal olarak bağımsızlık ilan etmek için ne yapmamız gerek ? Aşk ve savaş neden aynı cümlede ? Neden bir polis takibindeymişiz gibi hissediyoruz ? İstila edilmiş benliğimiz sanki, neden ? Köşeye mi sıkıştık biraz ?
Karanlıklar varsa aydınlık içindir. İsyan varsa bizi yeni olana taşımak içindir. Acı sandıklarımızdan kaçarsak olmaz, onlara dokunacak yakınlıkta olmalı, hatta kalbimizin derinliklerinden elimizle çıkarmalı, dışımızda bir yerde toprağa emanet etmeli ve bambaşka bir farkındalıkla ışığı takibe geçmeliyiz. Ama nasıl ?
Pluto’ya kitap yazılır ama biz paragraf açalım. Kendisi umudun kalmadığı, yalnızca çaresizliğin olduğu noktada gösterir kendini. Ölüm noktasında beliren hayatı anlatır özünde. Dönüşümün başladığı yerdir ve bu gerçekleşene kadar da her şey gizli saklıdır. Sinsi gelir önce, arkamızdan iş çevirmiş gibi düşman oluruz kendisine. Oysa kendimize düşmanlığımızı, kendi karanlıklarımızı anlatır alttan ve buna ayalım ister. Sırların açığa çıkma vakti geldiyse, derinden bir dürtü yoklar bizi ve “buyurun sizi farkındalığa davet ediyoruz” teklifine, biz “ teşekkürler, ben almayayım” diyemeyiz. Eğer ki bir gezegene dokunuyorsa kendisi, o gezegenin anlattıkları artık istila edilmiştir ve ölmelidir ve yeniden can bulmalıdır. 9 Ocak’ta kendisi Güneş ve Venüs’e dokunuyor olacak. Ben’i ve değerleri dönüştürme fırsatıdır, kapıya dayanmıştır ve VAR’IM demek zorundayız.
Ben, değerler ve dönüşüm gezegenleri Oğlak burcunda bir araya geliyorsa, kafamızı kumun içinden çıkarmanın, kendimize yapıcı olmanın, kalbimize ve kendimize olan sevgimize güvenmenin, kazanmak-kaybetmek meselesine yepyeni bir bakış açısı katmanın zamanı gelmiştir. Depremse deprem, kaossa kaos, duygusal yıkımsa yıkım. Ol’an ol’du ya da ol’acak ve ne olduysa ya da olacaksa, her zamanki gibi olması gerektiğinden ! Kendimizi daha fazla sabote etmeyi seçmeyeceğiz pek tabii. “Bu neden benim başıma geldi ki, ben bunu hak edecek ne yaptım ki” cümlelerinin üstüne çıkmayı başarmamız için “sizi manipüle ediyorum” diyen gökyüzüne karşı gelmeyeceğiz elbette, çünkü var bir bildiği. Karşımızdakiyle kendimizi tanıdığımızı, kendimizi büyüttüğümüzü göreceğiz. Her şeyin sebebinin kendimiz olduğunu anladık anladık, anlamadık yazık.
Güneş, Venüs ve Plüton kavuşum yapıyorsa ki, bu astrolojide yeni başlangıçları anlatan bir açıdır, Ba’sü ba’de’l mevt anıdır, yani yeniden canlanmak ! Onlara Ay ve Uranüs kare yapmışsa ki, bu astrolojinin zor açı kalıplarından biridir, suyun kaynadığı manasını taşır, ortaya bir şey mutlaka çıkacaktır. Tümden durum T KARE’yi işaret etmektedir ki, bu astrolojide büyük bir gerilime işaret eder ve içimizdeki isteği mutlak tetikler. Çıkışı gösteriyorum : kelimemiz “hissediyorum” ! Duygulu bir YENGEÇ’in hassasiyetiyle kendi iç gücümüze inanmak yol gösterecektir.
Bugünlerde doğum anı haritalarımızın Oğlak alanı dikkate alınmalıdır. Özellikle haritalarımızın 15-21 derecelerinde Oğlak, Yengeç, Koç ve Terazi burcunda yerleşen bir gezegen varsa, o gezegenin anlattığı konularda hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır iddiasındayım. Önümüzde tutulmalar var, 31 Ocak ve 16 Şubat, Ay ve Güneş tutulmaları 2018’in ilk yarısının konularını belirleyecek. Yönümüzü değiştirecek. Kararlar, yol ayrımları, düzen bozulmaları-değişiklikleri, yeni başlangıçlar hep kapıda. Güç toplama zamanı, hiçbir şey yapmadan öylece beklemek kendimizi baltalamak olur, hazır gökyüzü öncü grup burçlarda kümelenmiş ve kendimize öncülük etmemiz için bizi cesaretlendirmiş, ve dahi Satürn’de kendimizi gerçekleştirmemiz için bize tam destek, almayacak mıyız gökyüzünün bu ikramını ve ilerlemeyecek miyiz ? Büyümek için bundan daha gerçekçi ve güçlü bir an yok. Attığınız adımların somut geri dönüşleri olacaktır.
“Eskidendi, çok eskiden” hissi bir vazgeçiş değildir, kendinize geliniz ve hayat devam ediyor biliniz. Aksine, yüzünüze oturan bilge bir gülüştür kendisi. Bu bilgelikle belki yavaş ve fakat sağlam adımlar atmanın tam zamanıdır. Ölen, giden, yok olan bir şey yoktur. Ama evrilen, dirilen, yenilenen ve her daim kendine yeniden doğan vardır. Bize dairdir, ve gayet gerçek, gayet hatırda tutulması gerekendir.
Kendisi de bir YENGEÇ burcu olan SEZEN AKSU’nun, dünyanın en güzel şarkılarından biri olduğunu düşündüğüm sözleri takılıyor aklıma; tam zamanıdır dinlemenin, tam olarak ne anlattığını hissetmenin !
Ne gemiler yaktım…Ne gemiler yaktım…O kadar yandı ki canım…Sonunda karşıdan baktım…Ne göreyim, kendime yıldızlardan daha uzaktım…Bu kızı yeniden büyütmeliyim…Kor ateşlerde yürütmeliyim…Değirmenlerde öğütmeliyim…Farkındayım, farkındayım …Kazanmalı, kaybetmeliyim…Aşk uğruna harp etmeliyim !… Bu kızı yeniden büyütmeliyim, FARKINDAYIM !
Hadi bakalım, kolay gelsin 🙂
ÇAĞLA AKGÜN
Bugun cok sevdigim bir Yengec’i genc yasinda cok ani bir sekilde kaybettim. Hicbir saglik sorunu yoktu. Yazinizi gordum, okudum. Bunun sebebi tam olarak hangi gezegenler ve hangi açi olabilir?
Başınız sağ olsun 🙁
Ölümlerle anılan gezegen Pluto çok etkiliydi bütün hafta. O’dur zannediyorum.