pluton
Her neyi seçersek seçelim, içinde bir anaçlık, bir aidiyet, bir geçmişten iz, bir içlenme olacaktır. Tutulma anının “bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” mesajı altı çizilesi cinsten tabii. Bundan hoşlanmayacak bazılarımız, fakat unutulmasın ki, hepsi bizim seçimimiz. Bilinçli ya da bilinçsiz ölmesi/dönüşmesi/değişmesi gerekenleri biz aslında biliyoruz ve her şeye rağmen “olsun, razıyım, tutunacağım”lar işe yaramayacak haldeler artık ki kaderimiz değişiyor. Ana tanrıça sahnede ve dönüşüm şart. Kraliçe kulağımıza duygularımıza teslim olmamızı fısıldıyorsa, dinlemeliyiz. Duyguların yönetiminde alınan aksiyonlar bizi üzer korkusu olmamalı hiçbirimizde. Tanrıça Artemis ya da tüm canlıların ecesi, her ne kadar görünmese de, bize bir yol gösteriyorsa, bunun bereketini, ekmeğini, rızkını alırız elbet. Buna inanırsak, değişime direnmezsek, hayatımıza ön ayak olursak, her şey elbette daha iyiye doğru olacaktır.
Dünyaya gelirken, göçeceğimizi bilen varlıklar olmamıza rağmen, yaşama sürecinde bunu nedense görmemezlikten geliyoruz hepimiz. Hayat akarken, her an başımıza gelebilecek olan ölüm, bizim sonsuz takipçimiz, nereye gidersek yanımızda taşıdığımız ama unuttuğumuz gölgemizdir aslında. Ne zaman birimiz eksilsek, o zaman hatırladığımız ve acısıyla ağır ağır dönüştüğümüz olgudur ölüm. Belki de dünyanın en anlamlı öğretisi. PLUTO ile önünde sonunda tanışacağız, ruhsal ya da fiziksel, ölmeli, arınmalı, yeniden doğmalıyız o halde.