ay oğlak
En sevdiğim soru cümlesi : “ben bunu neden yaşıyorum ?”. İnsana kendini gözlemlemesi için inanılmaz kapılar açar bu soru ve hangi kapıdan içeri girersen gir, kendinle yüzleşirsin, duruma kabul verirsin, neyi sevip-sevmediğini anlarsın. Böylece hayatı yeniden seçersin ve geçmişi kabul ederek ve şimdiye gelerek, yüzünü geleceğe çok daha umutlu çevirirsin.
Her zaman yapabiliyor muyuz ? Yapamadığımız da oluyor pek tabii.
Üzgünüz Oğlak’ın doğası bu. Kolayı seçemez. Karması bu. Ama sembolündeki balık kuyruğunu göz ardı etmeyen, kendi derinlikleriyle yüzleşme cesareti gösterebilen, kendi varlığının yarattığı korkudan çok daha değerli olduğuna inanan, her şartta umudunu kaybetmeyenler şu tarafa geçsin. Onlara o büyük denizlerde, her türlü sürprize rağmen hayatta kalma şansı verilecek. Ve rızık, aşılması gereken o denizlerin kıyısında sizi “aşkla” bekliyor olacak. Yola çıkarken küçük iyicil Venüs’ün hepimize gülümseyen yüzü, gözlerimizin önünden gitmesin yeter ki. Ufukta bir Zeus var, kendisine inanmanızı bekliyor, gizli ve hesap etmediğiniz ne varsa karşılaşacak olsanız da, savaşacak gücü ruhunuza üfleyeceğim diyor ! E bize bir şey olmaz o zaman, hadi !