balık yeniayı

Aç kapıyı bezirgânbaşı, Balık’ta yeniay var !

Kış yorgunluğu sinmiş üzerimize, bir yerlerimizde hep halledilmesi gereken o şeyler hiç bitmek de bilmiyor zaten. Biri biterken öbürü de başlar fesuphanallah misali devrilip dönüyoruz. E dünyadayız çünkü, o döndükçe biz de öyle işte. Şimdi biraz kaçalım diyor gökyüzü, malum Güneş’imiz Balık’ta, teslimiz. Yeni Zodyak yılı başlamadan önce de son yeniayımız kapıda. O zaman gündüz düşleri kurmalı bence. Kalbimizden zihnimize doğru temizlenme niyetleri de koyalım, arınalım, yıkanalım, şifalanalım.  Gök hep açık mavi mavi baksın bize, cemre düşmüş denizleri hayal edelim, berrak ve durgun, huzurlu olsun. Düşleyelim bence. N’olur n’olur diye tutturmadan, saç telimizden ayak ucumuza hissede hissede o düşün kendisi oluverelim. Şöyle bi’ yayılalım, dağılalım. Sınırımız olmasın, deryalar kucaklasın, nereye çekerse denizler bizi, oraya gidelim.

Yara varsa, şifa da var. Balık’ta yeniay !

Balık demek teslimiyet demek. Yüksek maneviyat demek. Zorlamamak, değişken şartlara ayak uydurabilmek demek. Düşler, idealler demek. Yeni Zodyak yılı başlangıcından önce seller demek, dolayısıyla kaos da demek. Düzen öncesi son kaostayız. Yüklerimizi sakince bırakarak arınmak gayesi içinde olmalıyız. Yaralarımızı sarmamız için güzel bir zaman dilimindeyiz. Ters giden yerlerde “egolarınca” savaşacaklara sıkıntılı günler, “kabule geçenlerce” teslim olanlara ise şifalı günler kapıda. Öfkeyle kalkıp zararla oturacağımıza, bizi öfkelendiren duyguya yoğunlaşırsak iyileşiriz. İçinde bulunduğumuz durumun kişilerden bağımsız olduğunu bilir, hiçbir şeyin kendi dışımızda gelişmediğini, o şartları kendimizin oluşturduğunu anlarsak yolumuza yüksüz devam edebiliriz.