dolunay kova’da
Gerçekten bazen bu dünyada bir ceza çekiyormuşuz gibi hissederiz. Adem & Havva’ya niye bizi bu dünyaya düşürdüler diye hayıflanan sadece ben değilimdir herhalde. Ruhun bedene hapis hayatlar yaşadığı şu evrende bazı şeyleri bir bulmaca çözer gibi bulmaya gönderilmiş gibiyiz hepimiz. Hepimiz hazine avcılarıyız. Bazılarımız ne aradığını bilirken, bazılarımızsa sürü psikolojisi içinde kendini güvene aldığını sanarak ömürler tüketiyor. Sınırlı düşünebilen varlıklar olarak çok boyutlu/farklı bakış açılarını çoğu zaman göremiyoruz. Sonra olanlar olduğunda da, gelsin ağır yüzleşmeler, büyük hesaplaşmalar. Kalıplaşmış olanın dışına çıkmaya nasıl cesaret edeğizler, bir düzen içindeyken onun yıkımı karşısında nasıl tepki vereceğizler dönedururken zihinde, bir de bakarız ki yeniye geçiş hızımız ışık hızıyla yarışmış da, bırakıvermişiz kendimizi yeni düzene, yeni umutlara, yeni farkındalıklara.
Şereflendirilmiş Venüs’üyle göğün dolunay hali hepimize güzellikler getirecek, felaket inanıyorum. Çünkü Venüs sahnedeyse, Jüpiter’le aynı elementteyse, bir de Güneş’in kalbindeyse, can verir, güzellik verir, rızık verir, aşk verir, buna inanıp deneyimlemeden ölmemeli. Jüpiter’in bir çocuğu gıdıkladığını düşün, Venüs’ün bir kadını parlattığını hayal et. Güneş’i kalbine yerleşmiş gibi hisset, Ay’ı gülüşüne sığdır, sonrası AŞK zaten !