Türbülanstayız !
Şşşt, panik yok. Delirmiyoruz, çıldırmıyoruz, saçımızı başımızı yolmuyoruz aslında. Öyleymiş gibi gözükebilir ama bunlar ruhumuza takılan ya da taktığımız prangalardan kurtulmak için görünen tepkilerimiz esasen. Şimdi sakin olup, kendimize uzaklaşalım, ta gökyüzüne çıkıp bakalım. Bu kadın/bu adam neyin savaşını veriyor aslında bir gözlemleyelim. Bizi tetikleyen ne, hangi dürtüsel eylem sonucu bu tepkileri veriyoruz acaba, görmeye çalışalım. Beklentiler mi, beklemeyelim, bırakalım, özgürleşelim. Fikirlerimizin başka, eylemlerimizin başka olduğunu fark ettiysek, doğru yerdeyizdir. Hatta en doğru zamandayız da şimdi, Ay tutuluyor Kova’da çünkü. 27 Temmuz gecesi 23:20’de her şeyler ortaya çıkmak üzere yola düştüler. Sarsa sarsa, şimşek çaka çaka geliyorlar.
Korkmak mı, yok öyle bir şey ! Bu bir illüzyon duygu, gerçek kılmaya çalışıp da daha da zora sokmayalım kendimizi. Çoklu kişiliğimizde, birimiz var içimizde, o adaleti sağlayacak, eğri otursa da doğruyu konuşacak, geçmişle mücadele etmeyip barışacak ve gözünü göğe dikip geleceği çağıracak. O içimizdeki birinin, dışarı çıkmak için verdiği savaşı bastırıp iktidarın ekmeğine yağ sürmesini seyredecek kadar aptal değiliz. Kendimize sonsuz muhalefet ediyoruz sadece ki, haklıyız. Ve bu tutulmada reform için düzeni bozmak ve zincirlediğimizi sandığımız fikirlerin bağlarını çözmek asli görevimiz olacak.
Ve lakin, bunu hemen yap-mayacağız, -mamalıyız !
Çünkü bir düşüneceğiz önce, öngörülsün – görülmesin, bir fırtınada, bir beklenmedik sıcaklık değişiminde, ağır ve çok yüklü bir havanın etkisinde, ne yapılması gerekir, bir düşüneceğiz ? Yani bir türbülansa girdik, ne yaparız ? Kıpırdamayız. Emniyet kemerimizi bağlı tutar, şartların normalleşmesini bekleriz. Sonsuza kadar o türbülansın içinde kalmayacağımızı biliyoruz. “Allah’ım lütfen bitsin artık” diye ettiğimiz dualar geri çevrilseydi şu an burada olmazdık değil mi ?
Şimdilerde pek yiğit gökyüzü, hem de çok yağız. Hem de çok bağımsız. Onun düzeninde milim şaşma yok, şaşanlar işte biz yerdeki çıldıranlar. Sakin olacağız. Seçimlerimizi yaptık, son onaya gönderdik. Gerekirse kopartıp bir uzvumuzu, öyle ilerleyeceğiz ve lakin mutlaka özgürleşeceğiz. Zihin karışık, egoya yetişemiyor, mücadele yetersizlik hissi veriyor, yapı yavaş, dönüşüm çok ağır ilerliyor. Psikolojik yorgunluk tehlikesine açığız evet. Ama türbülans kurallarını harfiyen yerine getiren, yeni düzene geçişi nispeten yumuşak atlatır. Her bir şey içine kaçmış gibi olsa da evet bu da mümkün, zira nadirdir, Kronos ve Uranos yukarda iyi geçinmeye niyet etmiş durumdalar. O halde, iki kaşın ortasındaki bilgiye ve bilgeliğe erişmek için destekleniyorum, haberim olsun.
Başta öz burcu ve yükseleni Kova, Aslan, Akrep ve Boğa’lar olmak üzere; Koç, Terazi, Yengeç ve Oğlak’lar da arkasından gelmek üzere; ki geriye kalanlar da dahil, yekten tümümüz, bütün dürtülerimizle etkisindeyiz bu tutulmanın. Gerek var mı yükselenlere ayırmaya ? Kısa ve öz, bir hava değişimi şart idi, yaza denk geldi. Herkes delirirken, delirmeyen orjinaldir, bizimledir !
Sarsıntılarımız hayır, kararlarımız şans getirsin dilerim.
Çağla Akgün