gökyüzü derki
Poseidon’u bilirsiniz. Denizler tanrısı. Gerilip kızdı mıydı, sular seller götürür ortalık. Bir kaostan öbürüne hızı ışık gibidir. Ne olduğunu anlayamayız bile. Üçlü asasıyla o denizleri bir yarar, dünyalar değişir. Neden ? Çünkü değişim gereklidir. İçinden çıkamadığımız her ne varsa tam zamanı ki; bütün setleri devirip, arınarak olması gerekene varmak bir çıkış yoludur. Mevsim de değişecek ya zaten, sonbahara varıyoruz ya, yüklerden arınmak, yeniye temiz adım atmak gerek. Karşılamayı iyi yapmalı.
Aslan, altındır, kalbi altındır, kendi altındır. Ondandır zenginliği. Paranın özünde bir sevgi enerjisi olduğunu bilir. Bu sebeple Aslan Yeniayı’nda bundan ilham alıyoruz ve içinizden gelen yola çıkarken “sevgi olmadan asla” motivasyonunu benimsiyoruz. Özgüveninin kaynağıdır sevgi, cümleten kucaklıyoruz.
En sevdiğim soru cümlesi : “ben bunu neden yaşıyorum ?”. İnsana kendini gözlemlemesi için inanılmaz kapılar açar bu soru ve hangi kapıdan içeri girersen gir, kendinle yüzleşirsin, duruma kabul verirsin, neyi sevip-sevmediğini anlarsın. Böylece hayatı yeniden seçersin ve geçmişi kabul ederek ve şimdiye gelerek, yüzünü geleceğe çok daha umutlu çevirirsin.
Her zaman yapabiliyor muyuz ? Yapamadığımız da oluyor pek tabii.
Duyguda huzursuz olunca insan “neyi nerde yanlış yapmış olabilirim ki” soru denizinin içinde kayboluyor, hata arıyor da arıyor, öyle didik didik ki bu arama gerekirse bozup baştan yapmaya hiç üşenmiyor. Ama böyle olunca da işte “an” kaçıyor. Ne teslim olmaya oluyorsun, ne şimdinin keyfi var, ne de düşlere izin verebiliyorsun. Böyle kaybolmuş gitmiş gibi, bir kurban gibi. Ne işe yarar ki bu ? Şu işe yarıyor : durum analizinde ma’şallah üstüne olmuyor. Tek tek birleşiyor o bulmacanın parçaları, ayırmış oluyorsun iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı. Ohh için de bir rahat ediyor, çözdün ya mis hissediyorsun kendini. Tamam ama -işte hep bir ama- hanimiş benim duygularım, nereye kaçmış yaşayamadıklarım ? -Meli/-malı listelerim yüzünden bastırılmışlığımın hesabı peki ? “Benim hata yapma lüksümü elimden alanı bir bulsam ahh” oluyor bu işin önü sonu.
22 Aralık 2018 Cumartesi günü saat 20:48’de, Güneş tam da Oğlak Burcu’na yeni geçmişken, Yengeç konumundaki Ay tam halini alacak, dolunay gerçekleşecek. Resmi kış mevsimi de başlayacak. Benliğimiz gerçekleri savunurken, bilinçaltımız duyguların sesini çığıracak. Yengeç-Oğlak aksında gerçekleşen gökyüzü olayları “güvenlik” konularını önümüze getirir. Her iki burcun ortak konusudur “güven”. Dolunay, içinde bulunduğumuz ortamı aydınlatacağına, bizi bir seçim yapmaya zorlayacağına göre, her neresi güvenliyse oraya gitmeliyiz elbette. Ancak; hislerimizi mutlaka dinlemek kaydıyla !
Çok mu sıkıştın, yeter mi artık, bu değersizlik hissinin daha dibi yok mu ? An öyle bir an ki, toprağın altındaki tohuma ulaştı ulaşacak can suyu. Zenginliğin ham maddesinin sevgi olduğunu en derinden hissedersen, elleri göğe kaldırıp da gönülden dilersen, kalbinin en derinindeki karanlıkları görür de dönüştürmeye niyet edersen , kendinle ve sevdiklerinle sevişirsen, 13 Kasım 2017 haftası açık kapılardan içeri bir Akrep derinliğinde tutkuyla girersin ve bir bakmışsın düşlediğin kişinin ta kendisini doğurmuşsun.
Mitolojide işvesi, cilvesi, göz alıcı güzelliği ile Aphrodite olarak betimlenen Venüs, astroloji ile insanlar üzerindeki iyicil etkiyi belirten gezegenlerden biridir. Doğum haritalarımızdaki İlişkiler üzerinde öncelikli söz sahibidir. Maddi/manevi değerlerimizi anlatması sebebiyle, Venüs’ü kuvvetli kişilerin, pahalı zevkleri olması beklenebilir. İyi konumda barıştan yanadır, uyumlu ve naif olmayı seçer.
Her dolunay bir farkındalıktır. Ay’ın bulunduğu burcun konularında ortaya bir şeyle çıkmasını bekleriz. Bu durumda bugün gökyüzü bizden Yay burcunun anlattığı konulara odaklanmamızı istiyor.
Bilinçaltıdır Ay, kabul etmeye karşı durduğumuz en gönülsüz tarafımızdır. Geçmişte bilinçaltını hiçe sayıp, gücümüzü göstermek niyetiyle attığımız adımlara şöyle bir göz atalım. İstinasız hepsinde çuvallamışızdır. Çünkü ruhsuz olmamıştırlar, eksik kalmıştırlar. Çünkü biz geçmişte bilinçli/bilinçsiz ektiğimiz bağımlılık ve alışkanlıklarımızın ta kendisiyiz. Çünkü bu durum süreklilik arz etmemeli, yeteri kadar deneyimlendiğinde durumu sıfır noktasına getirip, değişmeli ve yenilenmeliyiz. Çünkü şartlar ne olursa olsun ruhumuz ÖZGÜR’dür !