O iş bende. Satürn Oğlak’ta !

Farkındalığımız için mükemmel bir dönüştürücü etkidir Satürn. Okuyabilenler için, Satürn bulunduğu yerde bize hangi potansiyellerimizi gerçekleştirmekle yükümlü olduğumuzu gösteren büyük işaretler barındırır. Geçtiği her yerde bir iz bırakacağını unutmamak gerekir. Bulunduğu yeri kurutan doğası sebebiyle, kayıplarımızı deneyimlediğimiz yerde Satürn karşılaşmalarından şüphe edilmez. Ama büyük resimde büyümenin tam da böyle bir şey olduğunu görürüz. Jung’un dediği gibi “ Kişinin kendisini bütünleyebilmesi için, beklentilerinin tam zıddı ile karşılaşıp acı çekmesi bir gerekliliktir”. Satürn aslında bizim beklentilerimizdir ve bunlara ulaşmak için çabalamak, vazgeçmemek, çok çalışmak gerekecektir. Zamanla ve sabırla, çekeceğimiz acıları da yanımıza alarak ilerlerken arkamızdaki büyük güç olacaktır. Satürn ile önemli evrelerde karşılaşan her bireyin hayati bir dikkate sahip olması gerekir.

Dolunay bahane, Neptün şahane !

Anne karnındaki ekmek elden su gölden yaşamak tatlılığını bir düşünün. Duygusal ve fiziksel güven altında, anneye bağımlı bir zaman dilimindeyizdir. Zamanı gelip de doğduğumuzda o sıcak ve güvenli ortamdan koptuğumuz için acı çekeriz, ağlarız. Bizi sakinleştirecek, besleyecek, huzur hissettirecek duygular ararız. Neptün zor açılarda tam da bu duyguya geri dönüş ister bizden. Hassasiyetimiz anne karnına geri dönmeyi arzulamamızı isteyecek kıvama kadar getirebilir bizleri. “Lütfen beni uyutun, her şey eski haline geldiğinde uyandırırsınız” hissini yaşayan çok kişi olacaktır. Kendimizi bu vaziyette yakaladığımızda, bu kadar aşırı duyarlılığı, üretmeye çevirebiliriz.

KAYNAĞIN AKIŞINI TAKİBEN…GÜNEŞ YAY’da !

Hayat YAY’a güzel derler. Çünkü anda kalmayı, eğlenmeyi, neşenin önemini, pozitif bakış açısına sahip olmanın tadını en çok onlar çıkartır. Öğrenmek için kaynak neresiyse oraya aktıkça yolu mutlaka ışıklandırılır bir YAY’ın. Zayıflıklarının üstesinden gelmesi ona zor olsa da, bilir ki kurtuluşu yaradana olan inancıdır. Kendine fütursuzca güvenmesinin altında yatan yegane temeli budur YAY’ın. Yukarısı YAY temalarını işaret ediyorsa, biz de bu süreçte aşağıda bu temaları hayatımızın içine dahil edebilmeliyiz. 2017’yi uğurlarken, tıpkı ZİUSUDRA’nın GILGAMEŞ’e öğütlediği gibi her anı son anımızmış gibi yaşamalı ve kaynağın akışını takip etmeliyiz.

Sana hayat var. Yeniay AKREP’te !

Ölüm dediğin var olan en gerçek ve en büyük öğretici şey şu dünyada. Ölümün berisi de ilerisi de var, korkma. Dirilmeden önceki doğum sancısını bile sevecek farkındalıkta olursan, bu yolda sana HAYAT var. Sen insan makamındasın, dermanının doğuştan korunaklı o yerde saklanmış olduğunu hatırlayacaksın. Sana şah damarından yakın olandan gayrı güvenilir yer yok, bunu iyice bellersen, zafer senin olacaktır.

Seviyorum, öyleyse şüphesiz zenginim !

Çok mu sıkıştın, yeter mi artık, bu değersizlik hissinin daha dibi yok mu ? An öyle bir an ki, toprağın altındaki tohuma ulaştı ulaşacak can suyu. Zenginliğin ham maddesinin sevgi olduğunu en derinden hissedersen, elleri göğe kaldırıp da gönülden dilersen, kalbinin en derinindeki karanlıkları görür de dönüştürmeye niyet edersen , kendinle ve sevdiklerinle sevişirsen, 13 Kasım 2017 haftası açık kapılardan içeri bir Akrep derinliğinde tutkuyla girersin ve bir bakmışsın düşlediğin kişinin ta kendisini doğurmuşsun.

Asla Vazgeçmem sınavı, Boğa Dolunayı…

Dolunay anı haritasında bize motivasyon sağlayacak işaretlerin zayıf görünüşüne rağmen çok önemli bir şeyin farkına varmamız gerek. Gerek maddi gerekse manevi tüm sahip olduğumuz değerler karşısındaki tehdidi, risk almadan yalnızca kendi yeteneklerimize güvenerek ve paranın gerçekte bir sevgi enerjisi olduğunu bilerek, bilmiyorsak da öğrenerek ve buna inanarak, sabırla dönüşmemiz gerektiğinin farkına varmalıyız. GÜNEŞ AKREP’se ve AY BOĞA’ysa, soyut ve somut olanın karşı kaşıya gelmiş halinden bizi seçime zorlayan gökyüzünün bir bildiği vardır elbet. Bence orta yol bulmanın çaresi yine ve yeniden en büyük güdümüzü, bu hayatta kalabilmek adına verdiğimiz olağanüstü mücadelemizi, kendimizi öpe-koklaya severek yeniden hatırlamakla mümkün olacaktır.

Hüthüt’ü dinle, Simurg ol. Güneş Akrep’te.

Hz. Süleyman’ın postacısı da derler, Zeus’un habercisi de, Hüthüt’e. Rehber kuş diye geçer masal ve rivayetlerde. Simurg’a giden yolda kuşlara yol göstermiştir. Yedi dağ aşmak kolay iş değildir. İsteğin olacak, aşk-tutku duyacaksın, marifetlerini ortaya koyacaksın, gönlünü tok tutacaksın, bir’lik içinde olacaksın, şaşıra şaşıra ilerleyeceksin, yokluk da göreceksin ama sonu bekadır. İNANIRSAN !

Sana bir sürprizim var, hazır mısın ? Yeniay Terazi’de !

Bu yeniayın, “beni görmemezlikten gelmen mümkün değil” diye bağıran, çağıran, ortalığı karıştıran, elektriği yükselten, son derece isyankar, “sana bir sürprizim var, hazır mısın” tadında bizi büyük heyecanlara gebe bırakan ve değişimin kaçınılmaz olduğu bir doğuma hazırlayan etkisi olacak. Duygusal bağımsızlığını ilan ediyor musun, etmiyor musun sorusunu soran gökyüzünün şakası olmadığını belirtelim. Belli ki bizi bir kaosa sürüklüyor ama kaos denince yüreğiniz sıkışmasın hiç, zira kaos, yeni ve çok daha gelişmiş bir hayat davetiyesidir ve bizi bizim için en gerekli olana taşır.

Derine, daha derine… Jüpiter Akrep’te !

Doğada akrep sık sık kabuk değiştirmesi ile ünlüdür. Jüpiter Akrep’teyken biz de kabuk değiştirecek, yaşamımızdaki birçok alanda YENİLENEREK, olumlu gelişmeleri içselleştirip yolumuza devam edeceğiz. Ego tuzaklarına düşmeden, ARINARAK ve daha derin manalara odaklanarak hem ruhsal hem de fiziksel yepyeni bir vücuda kavuşmak olmalıdır amaç. ŞİFA derinden gelecektir. Akrep’in olduğu yerde KRİZ olduğunu unutmayalım. Jüpiter’in o krizleri büyüteceğinin farkında olalım. Her şey bir yana JÜPİTER’in ADALETİ’nden sual olunmayacağını bilerek, krizleri kökten çözebileceğimiz yolları bize sunacağını, bizi koruyacağını aklımızdan zinhar çıkarmayalım. İNANMAK en temel güdümüz olsun dilerim.

Gözler “BEN”de, Dolunay KOÇ’ta !

Güneş Terazi’de, içinden gelene karşıt. Onu da ikna et, bil ki o denge destekçisi. Tam olarak yolumuza taş koyana tepki vermek zamanlarındayız. Bizi biz olmaktan alıkoyana “dur bakalım” demenin nazik bir yolunu bulabilenlerden olursak yırttık demektir !

O prize o parmağı sokup da çarpılan çocuktan daha iyi bilemez o hissi, sokarsa çarpılacağını düşünüp sokmayan çocuk ve deneyim tam da böyle bir şey. “Ben sana demiştim” diyene gürültü et. Haklı olmak ya da olmamak meselesi değildir yaşamak. Etki et, tepki gör. Kendine yürü. Gerisi, ver elini hayat !