Balık demek teslimiyet demek. Yüksek maneviyat demek. Zorlamamak, değişken şartlara ayak uydurabilmek demek. Düşler, idealler demek. Yeni Zodyak yılı başlangıcından önce seller demek, dolayısıyla kaos da demek. Düzen öncesi son kaostayız. Yüklerimizi sakince bırakarak arınmak gayesi içinde olmalıyız. Yaralarımızı sarmamız için güzel bir zaman dilimindeyiz. Ters giden yerlerde “egolarınca” savaşacaklara sıkıntılı günler, “kabule geçenlerce” teslim olanlara ise şifalı günler kapıda. Öfkeyle kalkıp zararla oturacağımıza, bizi öfkelendiren duyguya yoğunlaşırsak iyileşiriz. İçinde bulunduğumuz durumun kişilerden bağımsız olduğunu bilir, hiçbir şeyin kendi dışımızda gelişmediğini, o şartları kendimizin oluşturduğunu anlarsak yolumuza yüksüz devam edebiliriz.
Yakın zaman aralığında üç önemli gezegen retrosu yaşayacağız. Merkür Koç Burcu’da 23 Mart 2018 – 14 Nisan 2018 arası, Jüpiter Akrep Burcu’nda 9 Mart 2018 – 12 Temmuz 2018 arası, Satürn ise Oğlak Burcu’nda 18 Nisan 2018 – 8 Eylül 2018 arası geri hareketinde olacak. Yani retro tarihleri aralığında Merkür, Jüpiter ve Satürn kendi olması gereken enerjilerini gösteremeyecek ve bizim içselleştirmemiz gereken konuların altını çizecek. Bahsi geçen gezegenlerin ifade ettiği alanlara dikkat kesilmemiz gerekecek.
Şimdi, koşulsuz olana kendimizi bırakasımızın geldiği, biraz leyla, biraz hayalperest takılıp gittiğimiz BALIK yoğunluğundaki günlerimizin tam karşısına AY gelmiş de, bizi tüm parlaklığıyla uyandırma gayreti içinde. Biz de onu yine “sevimsiz” bulmaya meyilli duruşumuzla yüz buruşturuyoruz. Neden ? Çünkü AY Başak konumundayken düşük. Ama biliyor musunuz, Ay gökte Başak’tayken, düzenli olursan için rahat edecek der. Var olan sorunları üşenmeden ele al, disiplinle üzerinde dur ister. Her şeyi kontrol altına almamız için güzel bir zaman dilimindeyiz diye uyarır. Kendine dikkat et, emek ver, derlen, toplan, arın ister. Ama biz âdemoğulları hayallerde ve mutluyduk, duygularımız şelaleydi, rüyalara dalmıştık, şimdi nereden çıktı bu düzen-disiplin kafasıyla BAŞAK’ı yine itici bulmaya eğilimliyiz.
Su grubunun değişken burcu Balık ile bir döngüyü kapatırken, denizlerde kaybolmak gerekir. Kıyılarda soyunup, kendimizi suya bırakma içgüdümüzü dinlemeli ve kuvveti yitirmemeliyiz. Geçmişi geçmişte bırakmak bununla mümkün olabilir. Balık, suda yönsüz ve akıntıya teslim olarak ilerledikçe hayallerini gerçeğe dönüştürebilecek gücü içinde bulabilir. Karma çözümü kabulle gelir, farkındalıkla sakinleşen ruhlarımızın şifresidir teslimiyet. Gözlerdeki parlaklığın geri gelmesi için düşlere kuvvet gerek ve derin sularda değişe dönüşe çıktığımız yolculuğun sonu, yine yeni bir başlangıcı hazırlar.
KOVA Burcu’nda gerçekleşecekse tutulma, kendi fikirlerimizin bizi özgürleştireceği kesindir. Ve KOVA bu ideallerinin peşinde yanında tek bir şey tutar : UMUT ! Her kim ki, kendilerini özgürleştireceği fikirlere tıpkı PROMETHEUS’un zincire vurulmasına rağmen sahip çıktığı gibi yaklaşırsa, ideallerinin peşinde geleceğe umutla bakarsa, bugünü kurtaracaktır. Ve bugünü kurtarmak yarını kazanmaktır ! Şu anımızı problemlerimiz üzerinde durarak değil, umutlarımıza odaklanarak yaşamalıyız, onlara hizmet edeceğimiz adımlar atmalıyız.
Kalp Çakrası’na odaklanıyorum, kendisi dördüncü çakradır. Bilinir ki Hz Muhammed (asm), miraca çıkarken geçtiği yedi boyutun dördüncü katında Hz İdris ile tanışmıştır. Bu sebeple derler ki, dördüncü çakranın peygamberi Hz. İdris’tir. Yıldızlarla ilgili en derin bilgilerin bahşedildiğidir Hz İdris ve bir sözü var : “İyi huyların en üstünü; kırgınlık halinde doğruluk, sıkıntı halinde cömertlik, ceza vermeye gücü yettiği halde affetmektir”. Ve bilir misiniz Aslan Burcu’nun olumlu özellikleridir “üstünlük”, “cömertlik”, “affetme yüceliği”. Sırlarla dolu evrende sorduğumuz soruların cevaplarına ulaşmak için kalbimizin sesine ihtiyacımız vardır. O sesin her duyguda doğruluğundan emin olmanın yolunu göstermiş sanki Hz İdris. Ne tesadüf ki, ayın 31’inde gerçekleşecek Ay Tutulması, ve üç artı bir’in toplamı dört.
Üzgünüz Oğlak’ın doğası bu. Kolayı seçemez. Karması bu. Ama sembolündeki balık kuyruğunu göz ardı etmeyen, kendi derinlikleriyle yüzleşme cesareti gösterebilen, kendi varlığının yarattığı korkudan çok daha değerli olduğuna inanan, her şartta umudunu kaybetmeyenler şu tarafa geçsin. Onlara o büyük denizlerde, her türlü sürprize rağmen hayatta kalma şansı verilecek. Ve rızık, aşılması gereken o denizlerin kıyısında sizi “aşkla” bekliyor olacak. Yola çıkarken küçük iyicil Venüs’ün hepimize gülümseyen yüzü, gözlerimizin önünden gitmesin yeter ki. Ufukta bir Zeus var, kendisine inanmanızı bekliyor, gizli ve hesap etmediğiniz ne varsa karşılaşacak olsanız da, savaşacak gücü ruhunuza üfleyeceğim diyor ! E bize bir şey olmaz o zaman, hadi !
“Eskidendi, çok eskiden” hissi bir vazgeçiş değildir, kendinize geliniz ve hayat devam ediyor biliniz. Aksine, yüzünüze oturan bilge bir gülüştür kendisi. Bu bilgelikle belki yavaş ve fakat sağlam adımlar atmanın tam zamanıdır. Ölen, giden, yok olan bir şey yoktur. Ama evrilen, dirilen, yenilenen ve her daim kendine yeniden doğan vardır. Bize dairdir, ve gayet gerçek, gayet hatırda tutulması gerekendir.
Biliyor musun, bugün verdiğin kararlar hem ruhuna hem de bedenine kodlanacak ve sen ne kodlarsan kendine, onu yaşıyor olacaksın. Çünkü bir su grubu dolunayı yaşıyoruz ve suyun hafızası var ! Her şey kayıtta şu an. Kendini yazıyorsun. Bu dolunayda bilinçaltı öyle açık ki, hadi bana bir şey ver, sana seni vereyim diyecek. Sen kimsin, kim olmayı seçiyorsun onu yazacaksın oraya. Ve bilirsin, yazı hep kalandır !
18 Aralık sabahı YAY burcunda AY ve Güneş kavuşuyor olacak, yeniay var ve önümüzdeki bir hafta, on günlük süreçte sorular bilmediğimiz yerden gelecek gibi gözüküyor. Hazır olmak, olaylara büyük resimden bakabilmek, yeni yıla girerken farkında olmadığımız, bilincimizin altından yukarıya yükselecek yüklerden kurtulmak için iyicil yaklaşabilmek gerek.