Kontrolün elimizde olmadığı şu günlerde, yalnızız ve bu soğuk duyguyla baş etmenin yolunun İkizler’i işaret eden gökyüzü sebebiyle NEFES olduğuna inanıyorum. Sinir sistemimiz yanma noktasında olabilir ve onu soğutmanın tek yolunun NEFES’e odaklanmak olduğunu düşünüyorum. Nefes serinletir, sakinleştirir, şu ana odaklar, hücreler arası oksijeni taşır, göğse ve akciğerlere hacim katar, duygusal anlamda teslimiyet sağlar. Hayattır nefes. Her geliş ve her gidişteki tek eylemdir özde. Hayy’dan gelip, Hu’ya gitmektir. Hatırlayın Kanuni’nin sözlerini; “… olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”. Ondan daha değerli bir şey var mı, özellikle bugünlerde lütfen hiç unutmayalım.
“Bir ağacın dallarının cennete uzanabilmesi için köklerinin cehenneme ulaşması gerekir” der bir simya sözü. Kendimize yeni cennetler yaratabilmemiz için en derindeki cehennemlerimizi ortaya çıkartabileceğimize inanıyorum. Mars’ın düz hareketine dönmesi ve sevdiği yerde olması insiyatif alabileceğimizi, gereken motivasyonu bulabileceğimizi göstermektedir. Ek olarak, çabamızın evren tarafından takdir edileceğini ve saklı gizli ne kadar hazinemiz varsa ulaşabileceğimize de inanıyorum.
Ay hangi burçta ?
Ay ne zaman boşlukta ?
Yeniay ne zaman ?
Dolunay ne zaman ?
31 Ekim akşamı Boğa Burcu’nda gerçekleşecek bir dolunay bekliyor bizi. Güneş’in tam karşısında, Ay’ın da tam yanında URANÜS var ve bize büyük sürprizi olacak belli ki. Gökyüzü yeryüzü ile mesajlaşacak. Belli ki gök gürültüsünü duyacağız, çakan şimşekleri göreceğiz, düşen yıldırımlara şahitlik edeceğiz. Belli ki bizi yeniye hazırlıyor yukarısı. Burcumuz Boğa olduğu için hayatımızdaki değerlerle ilgili çok ani farkındalıklar yaşamayı bekliyoruz. Belki bir şey kaybederiz, belki güvendiğimiz dağlara kar yağar, belki düzenimiz bozulur ya da bir yıldırım düşer hayatımızın tam da ortasına. Ya da bir yıldırım aşkı, devrim tadında bir eylem, bir aydınlanma anı da yaşayabiliriz. Her ne olacaksa yaklaşımımız çok kıymetli olacaktır. Kendimizi paralamak, eziyet etmek, kadere lanet etmek bir seçenek. Ya da; hayat bize ne anlatıyor, bizi nereye götürüyor, neyi seçmemizi istiyor diye düşünerek bir bilinç sıçraması yaşamak da diğer seçenek.
On iki burç içinde neden bir tasarım harikası olan burcu bulur ki bu gerilim ? İnsanın “ama bu haksızlık” diyesini getiriyor. İsyanlarda haksız değiliz. Birbirimize günlerce Terazi zarafetiyle bunu hak etmediğimizi ağlaya ağlaya anlatabiliriz. Küfür kıyametle de değil, kelimeleri özenle seçilmiş eski İstanbul hanımefendileri beyefendileri gibi dökebiliriz içimizi. Ama bunun bize bir faydası olmayacak ne yazık ki !
2 Ekim 2020’de Koç Burcu’nda gerçekleşecek dolunayın mesajları ve yükselen burçlara etkileri
Güneş’in ufaktan gücünü kaybettiğini fark etmemiz gerekecek. Yolumuz uzun ve başlıyoruz. Başlarken planlı programlı, detayları hesaplı ve sağlıklı olana odaklı olan elbette bu yeniaydan güzel faydalanacak.
Gerçekten bazen bu dünyada bir ceza çekiyormuşuz gibi hissederiz. Adem & Havva’ya niye bizi bu dünyaya düşürdüler diye hayıflanan sadece ben değilimdir herhalde. Ruhun bedene hapis hayatlar yaşadığı şu evrende bazı şeyleri bir bulmaca çözer gibi bulmaya gönderilmiş gibiyiz hepimiz. Hepimiz hazine avcılarıyız. Bazılarımız ne aradığını bilirken, bazılarımızsa sürü psikolojisi içinde kendini güvene aldığını sanarak ömürler tüketiyor. Sınırlı düşünebilen varlıklar olarak çok boyutlu/farklı bakış açılarını çoğu zaman göremiyoruz. Sonra olanlar olduğunda da, gelsin ağır yüzleşmeler, büyük hesaplaşmalar. Kalıplaşmış olanın dışına çıkmaya nasıl cesaret edeğizler, bir düzen içindeyken onun yıkımı karşısında nasıl tepki vereceğizler dönedururken zihinde, bir de bakarız ki yeniye geçiş hızımız ışık hızıyla yarışmış da, bırakıvermişiz kendimizi yeni düzene, yeni umutlara, yeni farkındalıklara.
Burada kolay olanı seçemeyeceğiz maalesef. Dayanıklılığımız mutlaka test edilecektir. Aynı şeyleri yaşayıp farklı sonuçlar elde edemeyeceğimizi artık öğrenmiş olmalıyız. Kolay olmayacak ama uzun zamandır da görmek istemediğiniz gerçeklere kapıyı yine sizin açtığınızı anlayacaksınız. Zaten hiçbir şey sizin dışınızda gelişemez. Tiksindiği çocuklarını gömen Uranos, yerini çocuklarının alacağı korkusuyla onları yutan Kronos, aslında sonlarını hep kendileri hazırladı. Şimdi bize de gökyüzü tarafından karmalarımızı çözme şansı veriliyor aslında. Bilgelik yoluna giriş bileti diyelim. O sorumluluğu üstlenebilme cesaretini gösterebilmeliyiz, böylece hayatımızı Oğlak sağlamlığıyla garantiye alma şansı doğacaktır muhakkak. “Yok yapamayacağım ben” zayıflığı gösterenin sonu iyi değil, tutun aklınızda.
Taşınıyoruz. Toplanın. Kolilere eşyalarınızı koyarken bazılarıyla ayrılacaksınız, gülümseyin anılarınıza. Teşekkür edin sizi siz yaptığı için, iyi ki kesiştiğiniz için. Gökyüzündeki YENGEÇ vurgusuna güvenin. Su elementinin öncüsü YENGEÇ’te bir gökyüzü olayı gerçekleştiğinde, gözler AY’a çevrilir. Büyüleyicidir Ay. İyileştirir. Kabul edin şifayı. Ay ışığı ile yıkanın. Arının. O en güvenilirdir. Size hayat verecektir, koruyacak, kollayacaktır. Sığınağınız olacaktır. Aslında karanlıktaydık ve aydınlığa açılıyoruz artık. 21 Haziran demek, ışığın tam olarak hakim olduğu an demek, “insanlığa açılan kapı” olarak da bilinir. Korkulur mu ışıktan hiç ? Üzülmeyin, ölmüyoruz, aksine doğuyoruz.