Astroloji
Ay aynı zamanda aşuktur(aşık olan), Güneş ise maşuk(aşık olunan). Her daim Güneş’e ihtiyacı olan Ay, Güneş’inin ışığından beslenemediğinde ne olur ? Ölür, yeniden dirilmek için, yeniden Güneş’ine kavuşmak için. Beslenmek ve evreni beslemek için. Ay, enerjinin “yin” halidir. O hep dişidir, yaratıcıdır. İçten, derinden, toprağın altından, göğün derinliklerinden gelene kulak verin, duymamazlıktan gelmeyin, hissetmek istemiyorumculuk oynamayın. Ve aklınız, ve fikriniz, ve zihniniz (Merkür) söz sahibi bu tutulmada. Gıdanız kendinizle konuştuğunuz sözleriniz olacak. Sözleriniz “büyü” etkisinde, doğarken/doğururken sihirli sözcüklerinize odaklanmayı unutmayın. Kötü söyleyip pandoranın kutusunu açtırmayın. İyi beslenin. Ay tam haliyle karanlıklarınızı Güneş’in bile yardımı olmadan aydınlatmaya öyle hazır ki, “anne” gücünde hem de.
Toplayıp çıkartacağız, çarpacağız, böleceğiz. Elde ne kalacağını öngöreceğiz. Planımızı yapacak, bu plana bağlı kalacağız. Bazen şaşacak planlar, uymayacak evdeki hesaba, buna da hazır olacak, su koyvermeyeceğiz. Düşeceğiz, belki yanımızda kimse de olmayacak, yalnızlık koyacak belki. Hangi bilge “birileriyle” gelmiş ki o makama zaten, o makama yalandan gelinmeyeceğini bilip, temelleri sağlam atacağız. Ne ekersek onu biçeceğiz hiç bu kadar gerçek olmamıştı, deneyimleyeceğiz. Öldürmeyen acı, güçlendirir, öğreneceğiz.
Merkür ki o İdris’tir ve onun hala göklerde olduğu rivayet edilir, bir kanal açmış ki hepimize, her kim ruhuna çalışır, her kim odağını öz aklına çevirir, her kim gözüyle-gönlüyle görmeye niyet ederse o, akl-ı gönülden desteklenecek. Farkında olan, yaratmak üzere kayda geçer. Yazar, çizer. Gerçekler, gerçek olmadan önce bir hazırlıktan geçerler ve bu hazırlık için kendimize odaklanmanın işte bu dolunayda tam zamanı ! Zihnimizdekileri dökmek için ellerimizi mutlaka kullanalım İkizler dolunayında. Ellerde şifa vardır, hatırlayalım. Mutlaka dokunalım. İçimizdekileri elimiz vasıtasıyla dökelim.
Tarihler 2 Aralık 2019’u gösterdiğinde Jüpiter YAY’daki döngüsünü bitirip, OĞLAK burcuna geçiş yapıyor olacak. Gökyüzünün en büyük iyicili kendi yönettiği burç olan YAY’dayken eli çok açıktı, son derece cömert davrandı hepimize. 2019’da haritalarımızda YAY burcunun bulunduğu alanımızda büyük fırsatlar yakalamış olmalıyız. Sınır bilmedi, verdikçe verdi Jüpiter. Şükürlerimizi de çoğaltacak gelişmeler yaşattı bize. Bir sonraki YAY seyahati bundan 12 yıl sonraya denk gelecek. Kendisini teşekkürle uğurluyoruz.
Peki ya OĞLAK’tayken de eli açık olacak mı YAY’daki kadar ?
Maalesef cevabımız olumlu olmayacak. Çünkü Jüpiter gibi sınır bilmez bir gezegen, Oğlak gibi sınırları ve kuralları belirli burçta rahat edemiyor.
Peki bu “tühh, yandık, eyvah” nidaları atmamızı mı gerektirir ? Tabii ki hayır, anlatalım.
Böyle olur bu iş.
Hep kendine böyle varırsın.
Diyeceğim o ki; kendinle anlaşmaya gönlün olsun bu dolunayda.
Sözünüz olsun birbirinize, hep barışık olun bundan böyle. Birbirinden bir daha bu kadar kopmak yok bir daha. İçindeki çocuk öldü mü, sen de ölürsün, kimse kimseyi öldürmesin bir daha. Herkes kendine yeniden doğsun bu dolunayda.
Ve yine kavuştuğun için şükretmeyi de unutma.
Gerisi evrenin işi. Onun mükemmel düzenine teslimiz şüphesiz. Merkür’le Güneş’i kavuşturan bizi de düşlerimize yazmaz mı hiç ?
Acılar hep sanrılardır aslında. Bizim inatla kalmayı seçmemizden ötürü hep. Olsun, akşam oluverir yine. Birkaç yüz dakika daha uyur, dinleniriz. Sakinleşiriz. Sonra yeni günle tanışırız. Sabrede sabrede alışır, selametine ereriz. Ne istediğimiz bize bizi hatırlatır.
Ne istediğimizi hala bilmiyorsak şunu yapalım mesela; alıverelim elimize kağıdı kalemi, yapıverelim listemizi. “Hayallerin, hırsın, cesaretin” diyordu bir şarkıda, yazıverelim hepsini, dolduruverelim yeni bizi.
KOÇ saf olandır, cesurdur, tanrısal arzunun ilk kıvılcımıdır. Yaşam enerjisini her daim canlı tutmaya programlanmış, geleceğe dönük yüzü ile bizim tam halimizi ayakta tutacak olandır. Düşerse de kalkar, yılmaz. Yeter ki, kalbimizin su katılmamış halini dinleyelim, başlangıcımızı hatırlayalım. Tanrı’nın bize kendinden üflediği ruhun koruyuculuğuna güvenelim. Son verdiğimiz her neyse, o başlangıca ihanet etmeyelim de, ilahi adalete güvenmeyi ihmal etmeyelim de, tekliğine-birliğine-kadim düzenin bir parçası olduğumuza inanalım da, gerisi varsın fırtınalar olsun, gelir de geçer, kışın arkası bahardır zaten, KOÇ ile nasılsa başlar yeniden.
“Ya hep”, “ya hiç” tadında, karar vermekte sizi zorlayan durumlar yok değil. (!!) Harita yöneticisi Merkür’ün, ölüm gezegeni Plüto ile kurduğu zorlayıcı ilişki, suyun artık kaynadığını ve birçok şeyin eskisi gibi olmayacağını işaret ediyor. (!!) Yapılacak en güzel hareket, içinizdeki adil olabilen sese kulak vermek olacaktır. Şaşmasın adalet teraziniz, gram hak yemeyin, aman diyeyim. Yeni size doğru adımlar atıyorsunuz ve yeni siz, eski sizi gömmeden doğamaz. Hangi tür ilişkiye girmek üzereyseniz bunu göz önünde bulundurmayı unutmayın. Geri dönüşü olmayan adımlar atacak çok kişi olacak bu yeniayda. Her şeyimizi kayıp mı ederiz, yoksa dünden daha mı zenginleşiriz sorusunun cevabı kalp terazisinde. Kefelerinde kin-öfke-hesap-nefret-yarış bulundurmayan korkmasın tabii ki.
Poseidon’u bilirsiniz. Denizler tanrısı. Gerilip kızdı mıydı, sular seller götürür ortalık. Bir kaostan öbürüne hızı ışık gibidir. Ne olduğunu anlayamayız bile. Üçlü asasıyla o denizleri bir yarar, dünyalar değişir. Neden ? Çünkü değişim gereklidir. İçinden çıkamadığımız her ne varsa tam zamanı ki; bütün setleri devirip, arınarak olması gerekene varmak bir çıkış yoludur. Mevsim de değişecek ya zaten, sonbahara varıyoruz ya, yüklerden arınmak, yeniye temiz adım atmak gerek. Karşılamayı iyi yapmalı.
Şereflendirilmiş Venüs’üyle göğün dolunay hali hepimize güzellikler getirecek, felaket inanıyorum. Çünkü Venüs sahnedeyse, Jüpiter’le aynı elementteyse, bir de Güneş’in kalbindeyse, can verir, güzellik verir, rızık verir, aşk verir, buna inanıp deneyimlemeden ölmemeli. Jüpiter’in bir çocuğu gıdıkladığını düşün, Venüs’ün bir kadını parlattığını hayal et. Güneş’i kalbine yerleşmiş gibi hisset, Ay’ı gülüşüne sığdır, sonrası AŞK zaten !