dolunay

Hayat hep seçimlerimiz…DOLUNAY KOÇ’ta…

KOÇ saf olandır, cesurdur, tanrısal arzunun ilk kıvılcımıdır. Yaşam enerjisini her daim canlı tutmaya programlanmış, geleceğe dönük yüzü ile bizim tam halimizi ayakta tutacak olandır. Düşerse de kalkar, yılmaz. Yeter ki, kalbimizin su katılmamış halini dinleyelim, başlangıcımızı hatırlayalım. Tanrı’nın bize kendinden üflediği ruhun koruyuculuğuna güvenelim. Son verdiğimiz her neyse, o başlangıca ihanet etmeyelim de, ilahi adalete güvenmeyi ihmal etmeyelim de, tekliğine-birliğine-kadim düzenin bir parçası olduğumuza inanalım da, gerisi varsın fırtınalar olsun, gelir de geçer, kışın arkası bahardır zaten, KOÇ ile nasılsa başlar yeniden.

Geviş getiriyoruz ! Oğlak’ta Ay tutuluyor !

En sevdiğim soru cümlesi : “ben bunu neden yaşıyorum ?”. İnsana kendini gözlemlemesi için inanılmaz kapılar açar bu soru ve hangi kapıdan içeri girersen gir, kendinle yüzleşirsin, duruma kabul verirsin, neyi sevip-sevmediğini anlarsın. Böylece hayatı yeniden seçersin ve geçmişi kabul ederek ve şimdiye gelerek, yüzünü geleceğe çok daha umutlu çevirirsin.

Her zaman yapabiliyor muyuz ? Yapamadığımız da oluyor pek tabii.

Kahkaha zamansız, hayal gücü yaşsız, düşler sonsuzdur. Dolunay Yay’da !

Değiştiremeyeceklerimiz olacak, malum tutulma kapıyı araladı. O zaman kabullerimiz artmalı ki, yeni olana yüksüz bir geçiş yapalım. Bunu yapmanın tek bir yolu var; sahip olmadıklarınla dövüneceğine, sahip olduklarınla övün, şükürlerini sahibine ulaştır. Teşekkürlerinde cimri olma. Her durumun içindeki iyiyi gör. Tipsiz bir fare bile ne sevimli hale gelebiliyor, hayatına yorum kat. Bu dolunayı fırsat bil, seni her ne büyütecekse, başımla beraber de.

Tevazu bir erdem değildir ! Dolunay KOÇ’ta !

Yukarısı karışık, Satürn-Güneş/Ay-Merkür kavga kıyametteler. Zor zor olalı böyle zor olmadı tadındalar. Herkes birbirine meydan okuyorsa yukarda, kazanan kim olacak sorusunun cevabı için gözleri SATÜRN’e çevirin derim. Satürn’ün, yani bizi disipline eden gezegenimizin, büyük öğretmenimizin şakası yok, iyi hal indirimi falan olmaz bunda. Ona çalışarak, emek vererek göstermek zorundayız kendimizi, söz dinleyeceğiz. Temeli sağlam olmayan yapılarda barınmayacağız. Her şeye rağmen “olsun, ben razıyım” cesaretimiz de takdir falan edilmeyecek. Gariban edebiyatı işlemeyecek. Göze alacağız bazı şeyleri, kendimiz olurken verdiğimizi sandığımız kayıplarımızın kazanç olduklarını unutmayacağız.

Gök kubbe sırtımızda, Dolunay Oğlak’ta !

28 Haziran Perşembe sabahı saat 07:52’de Oğlak burcundaki Ay ile, Yengeç burcundaki Güneş tam karşıt halini alacak ve dolunay meydana gelecek. Duygularımızın gezegeni Ay’ın Oğlak konumu pek tatsızdır. Kendimizi yalnız hissederiz bu konumda, pek bir ifadesiz, pek umutsuzuzdur. Korkarız bir şeylerden. Maneviyatımızı ortaya çıkarmak en güzel çözüm olabilirdi bu dolunayda ve fakat gel gör ki, irademiz çok sıkışık bir alanda konumlanmış. Kontrol edemediğimiz alandaki ışık bizi korkularımızla yüzleştirecek gibi duruyor. Karmalar bir bir gözümüze gözümüze sokulabilir, endişeler ve sonrası anksiyetelerle nasıl baş edeceğimizi bilemez hale gelebilir etkilerde olabiliriz. Korkular, ah o korkular, cılız umudumuza karşı nasıl da acımasızlar !

Her gecenin bir sabahı vardır. Dolunay AKREP’te !

Akrep’in insan üzerinde yarattığı korku başka bir şeydir. Karşı karşıya kaldığınızda büyü yemiş gibi olursunuz. Daha ilk bakışından etki altına alınırsınız. İlk dakikadan karanlıklarınıza sızıverir. Kötü niyetinizi hisseder ve o andan sonra da kendinizi sokulmuş bilin, zehirlenirsiniz, ölürsünüz. Herhangi bir Akrep’le yaşadığınız her neyse, orada mutlaka ölüm ve yeniden doğmanız gereken bir şey vardır. Dönüşüm şarttır. Geri dönüşü de yoktur. Savaştır Akrep. İçsel ve huzursuz bir savaştır. Değişmeye karşı direnciniz işe yaramaz, sizi kendi derinliklerinizle yüzleştirir. Krizler çıkartır. Çözüme doğru gitmek zorundasınızdır ve aksini yapmazsanız yenilgiden kaçamazsınız.

Gökte şifa hazır ve nazır. Dolunay BAŞAK’ta !

Şimdi, koşulsuz olana kendimizi bırakasımızın geldiği, biraz leyla, biraz hayalperest takılıp gittiğimiz BALIK yoğunluğundaki günlerimizin tam karşısına AY gelmiş de, bizi tüm parlaklığıyla uyandırma gayreti içinde. Biz de onu yine “sevimsiz” bulmaya meyilli duruşumuzla yüz buruşturuyoruz. Neden ? Çünkü AY Başak konumundayken düşük. Ama biliyor musunuz, Ay gökte Başak’tayken, düzenli olursan için rahat edecek der. Var olan sorunları üşenmeden ele al, disiplinle üzerinde dur ister. Her şeyi kontrol altına almamız için güzel bir zaman dilimindeyiz diye uyarır. Kendine dikkat et, emek ver, derlen, toplan, arın ister. Ama biz âdemoğulları hayallerde ve mutluyduk, duygularımız şelaleydi, rüyalara dalmıştık, şimdi nereden çıktı bu düzen-disiplin kafasıyla BAŞAK’ı yine itici bulmaya eğilimliyiz.

Hazır mısın ? Kayıttayız ! Dolunay Yengeç’te !

Biliyor musun, bugün verdiğin kararlar hem ruhuna hem de bedenine kodlanacak ve sen ne kodlarsan kendine, onu yaşıyor olacaksın. Çünkü bir su grubu dolunayı yaşıyoruz ve suyun hafızası var ! Her şey kayıtta şu an. Kendini yazıyorsun. Bu dolunayda bilinçaltı öyle açık ki, hadi bana bir şey ver, sana seni vereyim diyecek. Sen kimsin, kim olmayı seçiyorsun onu yazacaksın oraya. Ve bilirsin, yazı hep kalandır !

Dolunay bahane, Neptün şahane !

Anne karnındaki ekmek elden su gölden yaşamak tatlılığını bir düşünün. Duygusal ve fiziksel güven altında, anneye bağımlı bir zaman dilimindeyizdir. Zamanı gelip de doğduğumuzda o sıcak ve güvenli ortamdan koptuğumuz için acı çekeriz, ağlarız. Bizi sakinleştirecek, besleyecek, huzur hissettirecek duygular ararız. Neptün zor açılarda tam da bu duyguya geri dönüş ister bizden. Hassasiyetimiz anne karnına geri dönmeyi arzulamamızı isteyecek kıvama kadar getirebilir bizleri. “Lütfen beni uyutun, her şey eski haline geldiğinde uyandırırsınız” hissini yaşayan çok kişi olacaktır. Kendimizi bu vaziyette yakaladığımızda, bu kadar aşırı duyarlılığı, üretmeye çevirebiliriz.

Asla Vazgeçmem sınavı, Boğa Dolunayı…

Dolunay anı haritasında bize motivasyon sağlayacak işaretlerin zayıf görünüşüne rağmen çok önemli bir şeyin farkına varmamız gerek. Gerek maddi gerekse manevi tüm sahip olduğumuz değerler karşısındaki tehdidi, risk almadan yalnızca kendi yeteneklerimize güvenerek ve paranın gerçekte bir sevgi enerjisi olduğunu bilerek, bilmiyorsak da öğrenerek ve buna inanarak, sabırla dönüşmemiz gerektiğinin farkına varmalıyız. GÜNEŞ AKREP’se ve AY BOĞA’ysa, soyut ve somut olanın karşı kaşıya gelmiş halinden bizi seçime zorlayan gökyüzünün bir bildiği vardır elbet. Bence orta yol bulmanın çaresi yine ve yeniden en büyük güdümüzü, bu hayatta kalabilmek adına verdiğimiz olağanüstü mücadelemizi, kendimizi öpe-koklaya severek yeniden hatırlamakla mümkün olacaktır.